Astım hem çocukluk döneminde hem de yetişkinlerde, akciğerdeki hava yollarının alerjenler ve farklı uyaranların etkisiyle daralması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Genellikle krizler şeklinde gelişir. Herhangi bir alerjen ya da tetikleyici unsur ile karşılaşan astım hastalarının akciğerlerine giden hava yollarındaki kaslar kasılır. Bu kasılma sonucu hava yolları daralır. Hava yollarındaki bu etkileşimden dolayı iltihaplanma gelişirken, yapışkan salgı üretiminde artış gözlenir. Bu nedenle nefes alış verme de zorluklar meydana gelir. Öksürük krizleri, hırıltılı solunum, nefes darlığı ve göğüste sıkışma hissi astım belirtisi olabilir. Bu şikayetler başka hastalıkların da belirtisi olabilmektedir. Şikayetler mevsimsel değişimlerle kendini gösteriyorsa, tekrarlayıcı ve nöbetler halinde meydana geliyorsa, kendiliğinden veya ilaçlarla düzelebiliyorsa astımdan şüphelenmek gerekir. Bunların yanında egzersizden sonra hırıltı yakınması da alerjik astımın önemli belirtilerinden biridir. Tedavide öncelikle akciğer fonksiyonlarının ve astık şiddetinin saptanması gerekmektedir. Hava yollarındaki iltihap ile daralmayı düzeltecek ilaçların belirlenmesi ve astımı tetikleyen faktörlerin azaltılması tedavide izlenen yollardır.
Göz Nezlesi
Özellikle çocuklarda görülen göz nezlesi göz kapağının iç yüzeyi ile gözün beyaz yüzeyinin bir kısmını örten ince zarın iltihaplanması ya da enfeksiyon kapması sonucu oluşan bir rahatsızlıktır. Göz nezlesi virüs yoluyla ya da enfeksiyon sonucu oluşabilir. Bunların yanı sıra açık havadaki polen ve duman ya da yüzme havuzlarındaki klor, kozmetik malzemelerin kullanımı sonucu meydana gelebilir. Alerjik göz nezlesi olan kişilerin gözleri sürekli kaşınır. Gözlerin içinde kum varmış gibi batma hissi verir. Aşırı göz sulanması ve göz kapağınrda şişme yaşayan bu hastaları florasan, televizyon veya otomobil ışığı bile rahatsız edebilir. Hastanın rahatını sağlamak ve hastalığın yayılmasını önlemek için, enfeksiyon ve iltihabın etkisinin azaltılması gerekmektedir. Elleri sık sık yıkamak ve gözlere dokunmamak önemlidir.
Alerjik Nezle
Alerjik nezle burun içindeki mukoz zarların iltihabı olarak tanımlanmaktadır. Yaşam kalitesini son derece olumsuz şekilde etkileyen alerjik nezle, dikkatli ve kuralları olan bir yaşam tarzını zorunlu kılar. Alerjik nezle, tedavi edilmediği takdirde astıma, sinüzite hatta çocuklarda yüzde şekil bozukluğuna neden olabilmektedir. Genellikle polenler, ev tozu akarları, mantar sporları veya evde beslenen hayvanların tüy ve deri döküntüleri neden olmaktadır. Burun akıntısı, burun tıkanıklığı, hapşırık ile burun, boğaz, gözler ve kulaklarda kaşıntı gibi yakınmalarla kendini belli eder. Bu belirtilerin yanında yorgunluk, sırt ağrıları, uyuklama, sabah kalkmakta zorlanma ve kendini yaşlı hissetme gibi belirtileri de vardır. Polenlerin neden olduğu alerjik nezle daha çok bahar ayları ve yazın görülürken mantarlar, ev tozu ya da hayvansal alerjiler bütün bir yıl gözlemlenebilir. Tedavi edilmediği durumlarda alerjik nezlesi olanların yüzde 25’i ileride alerjik astım rahatsızlığıyla karşılaşmaktadır. Hastaların koruyucu tedavide bir takım kurallara uyması gerekmektedir. Uyulacak kuralların yanında alerjik nezle için aşı tedavisi de uygulanmaktadır. Bir tedavi uygulanacaksa kişinin öncelikle bir alerji uzmanına başvurması gerekir.
Ameliyattan Sonra Sinüzit
Etkili Bir Tedavisi Var Mıdır
Reflü Belirtileri Nelerdir
Reflü belirtileri deyince ilk akla gelenler baharatlı, yağlı gıdalar, çikolata, alkol veya taze sıkılmış meyve suları tüketildiğinde artan şikayetlerdir. Mideden boğaza doğru yayılan ve daha ziyade yemekten sonra oluşan yanma, en sık görülen reflü belirtisidir. Mide içeriğinin ağza gelmesi, yutma güçlüğü, görülen diğer önemli reflü belirtileri sayılır. Ağrılı yutkunma, geğirti, hıçkırık, bulantı ve kusma ise daha ender ortaya çıkar. Reflü; yemek borusu, mide ve bağırsak sistemi dışındaki sistemlerde de belirtilere yol açabilir. Reflü öksürüğe, ses kısıklığına, diş çürüklerine ve boğaz arısına neden olabilir.
Aşırı Yorgunluk Obezite Ve Üst solunum yolları Enfeksiyonları Horlama Nedenidir
Uzmanlar horlamanın Soluduğumuz havanın, solunum yolunda çeşitli engeller nedeniyle zorlu geçişi sonrası oluşan sesli durum olarak tanımlandığını ve horlamanın, hava akışını engelleyen veya daraltan sebepler nedeniyle meydana geldiğini belirterek diğer nedenleri de şu şekilde sıraladı: Fizyolojik nedenlere bağlı olarak da görülen horlamanın en tipik örneği ‘yoğun fiziksel aktive sonrası görülen horlamadır. Bunun dışında horlama; santral sinir sistemi kaynaklı, solunum yolu yapılarının aşırı gevşekliğine bağlı, obezite sonucu dil kökü ve boyunda yağlanma, burun yumuşak damak dil kökü gırtlak ve boyun anomalileri sonucu, ilaç kullanımı ve kronik üst solunum yolu enfeksiyonları sonucu oluşabilmektedir. Ayrıca bazı alerjenler, mesleksel faktörler, ağır fiziksel aktiviteler, beslenme bozuklukları, sigara ve aşırı alkol kullanımı, madde bağımlılığı, ilaç kullanımı da horlamayı artıran faktörlerdir.
Kulak Zarı Deliği Nedir
Kulak zarı delinmelerinin sebebi genellikle travma ya da enfeksiyonlardır. Kulağa tokat atılması, barotravma denilen basınç değişiklikleri, kafa kemiği kırıkları, ani patlamalar, toka, pamuklu çubuk veya kürdan ile kulak karıştırılması; asit gibi sıvıların kulaktan içeri girmesi gibi nedenlerle kulak zarında delik oluşabilir. Orta kulak enfeksiyonları; ağrı, işitme kaybı ve zarda kendiliğinden delinmeye yol açabilir. Bu durumda kulaktan iltihaplı veya kanlı bir akıntı olacaktır. Bu durum, kulak zarı deliği ile birlikte olan orta kulak iltihabıdır. Tıbbî terminolojide bu duruma Perforasyonlu Otitis Media denilir. Bu gibi durumlarda, dış kulak yolu ve orta kulağı ayıran zarda (timpanik membran) bir delik söz konusudur. Sıklıkla ağır işitme, çınlama, uğultu , baş dönmesi , yüz sinir felci ve bazen de ağır işitmeyle birlikte kulak akıntısı ile kendini gösterir, genellikle ağrıya rastlanmaz. Nadir olarak kulak zarına daha önce yerleştirilmiş bir havalandırma tüpü sonrası kulakta kalıcı küçük bir delik oluşabilmektedir.